29 Mart 2011 Salı


 Her gün gazete okurken, haberleri izlerken yaşanan vahşetlerden haberdar oluyoruz. Bebekler, küçücük çocuklar, masum insanlar işkence görüyor, tecavüze uğruyor, acı çekerek ölüyor ya da acı içinde yaşamlarını sürdürmeye devam ediyor. Peki neden inandığımız “tanrı” ya da “allah” artık neye dua ediyorsak buna müsade ediyor? Esirgeyen ve bağışlayan diye andığımız, masumları koruduğuna inandığımız yüce varlık bunlar olurken ne yapıyor? İnsanların içine neden merhamet duygusunu koyup muhafaza etmiyor, acımasızlığı düşüncede belirdiği anda bitirmiyor? Kutsal kitaplar bize cennet ve cehennemden bahsediyor ama dünyadan öte cehennem var mı? 
Bu soruları senelerdir yanıtlamaya çalışıyordum, yapamadım. Hiç bir şeye inanmamak, çaresiz anlarımda yardım isteyebileceğin manevi bir dayanağının olmaması zor geliyordu gözüme. Ama artık kabullenmek zorundayım. İnanamıyorum, inanmak isterdim ama inanamıyorum.

28 Mart 2011 Pazartesi

üzgünüm eskisi gibi değil lunapark



Ruh halimi anlatmak istemiyorum, atlatmak istiyorum.


                             Ben her şeyi atlatır mıyım, yoksa her şey benim üzerimden mi atlar?
                            Sonunda her şey iyi olmaz mı, düzelmez mi?
                            Ben yine iyi olucam, ama tek başıma.
                           -Uzatmalar.

26 Mart 2011 Cumartesi

Bu aralar böyle

There’s no reason to be here
We should pack up and leave
I have never felt that way before totally alone
There’s no reason to leave
I have never seen you act that way before
Totally exposed.
As you throw away the love that we made

(I know I know)
And nothing’s going to change that hopeless feeling
I get when you say you understand and I know you can’t

Duş

Dün duş alırken  vücudumun ıslandıkça suyu emmesini, sonra tamamen suya dönüşüp giderden akıp gitmeyi istedim. Olmadı.